Mikrofon
Mikrofon nedir?
Mikrofon, havadaki sesi elektrik gerilim değişimlerine dönüştüren bir cihazdır. Mikrofonlar, ses kayıtları yapmaya veya ses şiddetini arttırmak amacıyla sesleri doğrudan bir amplifikatöre veya hoparlöre göndermeye yarar. Hidrofonlar, suda kullanılabilen mikrofonlardır.
Tarihsel ve teknik gelişme
Ses dönüşümüne ilişkin yeni tekniğin ortaya çıkmasıyla, mikrofon ve telefon hemen hemen birbirine paralel bir gelişme göstermiştir. Mikrofon tekniğinin mucidi olarak Alexander Graham Bell kabul edilmektedir. Bu kişi 1876 yılında bununla ilgili patent başvurusunda bulundu. Bell’in o zamanlar Antonio Meucci’nin 1860 yılında yaptığı ve Bell’in patenti ile aynı olan teknik bir buluşu sakladığı bir laboratuarda çalıştığını da belirtmek gerekir.
Kontaklı ve karbonlu mikrofon
İlk gerçek mikrofon Philipp Reis tarafından bulundu. Bu kişi, bir membran ile kaplı bir ses hunisi kullanarak kontaklı bir mikrofon tasarladı. Membranda bulunan platin kontaklar doğru akımı iletirler. Membranın ses değişim basıncı nedeniyle bir titreşim almasıyla, kontaklar birbirine doğru bastırılmaktadır. Bu esasa göre daha sonra, telsiz alanındaki ilk ses kayıtlarının yapılmasına yarayan karbonlu mikrofon bulunmuştur. Burada, membran ile karbon çubukçukları (daha sonraki zamanda da karbon tanecikleri) arasındaki geçiş direnci önemli bir rol oynamaktadır.
Kondanzatörlü ve elektretli mikrofon
Kondanzatörlü mikrofon 1940’lı yıllarda karbon tekniğini ortadan kaldırdı. Kondanzatörlü mikrofonda membran ile karşı elektrod kondanzatör görevi görmektedir ve bir doğru akım gerilimine yüklenmektedir. Membran hareket ettiğinde, kondanzatör kapasitesi de değişmekte, bunun sonucunda da sonunda sinyal oluşmaktadır. Bu çevirici prensibi bugün dahi kalitatif olarak yüksek değerli mikrofonlarda standardı oluşturmaktadır.
1962 yılında Gerhard M. Sessler ile James Edward Maceo West, kondanzatörlü mikrofonlar grubuna giren elektretli mikrofonu geliştirdiler. Bu mikrofon günümüzde % 90’lık pazar payıyla, en yaygın kullanılan mikrofondur.
Yaygın olarak kullanılan mikrofonlar
Esasen dinamik mikrofonlar, kondanzatörlü mikrofonlar ve diğerlerinin yanısıra elektretli ve karbonlu mikrofonları da içine alan bazı başka tipler söz konusudur. Çeşitli tipler arasındaki ayrım, çeviricinin çalışma prensibine dayanmaktadır. Burada, mekanik ses titreşimlerinin elektrik akımına dönüştürülme tarzı söz konusudur. İyi kayıt sonuçları elde etmek için, bir mikrofon temin etmeden önce, kayıt durumunu açıklığa kavuşturmuş olmak önemlidir.
Dinamik mikrofonlar
Dinamik mikrofonlarda, akım indüksiyonla oluşmaktadır. Diğerlerinin yanısıra dinamik bobinli mikrofonlar da dinamik mikrofonlar grubuna girmektedir. Bunların membranında, bir adet daimi mıknatısı çevreleyen bir bobin bulunmaktadır. Ses nedeniyle membran titreştiğinde, bobin hareket etmektedir. Bu şekilde bobin, manyetik alanın içinde elektrik akımı üretmektedir. Şerit mikrofonlar da bu prensiple çalışmaktadır. Esas olarak, bunlarda membranın kendisi iletken görevi görmektedir. Membran bir mıknatısın iki kutbu arasında titreşmektedir.
Dinamik mikrofonların avantajları, dezajantajları ve kullanım alanları
Dinamik mikrofonların dayanıklılığı kesin bir avantajdır. Bunlar sağlamdırlar ve bu nedenle de kolaylıkla nakledilirler. Bu nedenle bunlar ağırlıklı olarak canlı organizasyonlarda kullanılırlar. Kolay taşınmaları ve dirençli yapı şekilleri nedeniyle sık sık nakledilmeye uygundurlar. Bu mikrofonlarda harici akım kaynağına ihtiyaç yoktur Yüksek düzeylerde dahi büyük deformasyonlar meydana gelmediğinden, dinamik mikrofonlar davul gibi yüksek sesli müzik enstrümanları ile kullanılabilmektedir.
Dinamik bir mikrofonun membranı aslında görece ağırdır. Bu nedenle de, titreşim oluşması için daha fazla çaba gerekir. Bu tür mikrofonların impuls davranışları diğerlerine nazaran daha kötüdür. Ses kalitesi de aynı ölçüde kötüdür. Dinamik mikrofonlar özellikle de düşük ses düzeyleri için uygun değildir. Ses kaynağının mümkün olduğunca mikrofona yakın olması gerekir. Rüzgar gibi parazitler de mikrofonun ses kalitesi üzerinde kısmen güçlü bir olumsuz etki yaratırlar.
Kondanzatörlü mikrofonlar
Kondanzatörlü mikrofonlarda, kondanzatörün şarjının muhafaza edilmesi için, harici bir akım kaynağına ihtiyaç vardır. Akım ayrıca, sinyalin güçlendirmesi için de önemlidir. Bir karşı elektrod ile birlikte kondanzatörü oluşturan membran, kondanzatörlü mikrofonlarda, dinamik mikrofonlardakine nazaran önemli ölçüde daha ince ve hafiftir. Bu şekilde, çok kolay bir şekilde titreşim oluşur. İmpuls davranışı da aynı şekilde daha iyidir. Birbirinden farklı olarak küçük membranlı ve büyük membranlı mikrofonlar ile tüp mikrofonlar mevcuttur.
Kondanzatörlü mikrofonların avantajları, dezajantajları ve kullanım alanları
Kondanzatörlü mikrofonlar, yapı tarzları itibariyle, dinamik mikrofonlara nazaran daha iyi ses özelliklerine sahiptirler. Kondanzatörlü mikrofonlar, hassas bir membrana sahip olduklarından, çok hafif (alçak) ses kaynaklarında dahi kullanılabilirler. Mikrofon kaynaktan üç metre uzakta olsa dahi, yine de kullanılabilir kayıtlar yapılması mümkündür.
Kondanzatörlü mikrofonların bir dezavantajı, diğer mikrofon tiplerine nazaran fiyatının görece yüksek olmasıdır. Kondanzatörlü mikrofonlar sarsıntı ve nem durumlarında arızalanmaya çok yatkın olduklarından, sık sık nakledilmeye uygun değildirler. Mikrofonun çalışması için, bir akım kaynağının (örneğin bir karıştırma masası vasıtasıyla bir fantom besleme gibi) bulunması gerekmektedir. Dinamik mikrofonlarda da olduğu gibi, kondanzatörlü mikrofonlar da parazitlere karşı dayanıklı değildirler. Bunun dışında, kayıt açısı değiştiğinde, ses değişimleri ortaya çıkmaktadır. Örneğin röportaj yapılan kişi başını sık sık çeviriyorsa, bu durum sese de yansır.
Diğer mikrofon tipleri
Karbonlu mikrofonlar daha ziyade kötü bir ses kalitesine sahiptirler. Eskiden çok yaygın olmalarına rağmen günümüzde ender olarak bulunabilmektedir. Eskiden her telefonda ve her mesafeli konuşma tertibatında bir adet karbonlu mikrofon bulunurdu.
Elektretli mikrofonlar değiştirici prensibi açısından kondanzatörlü mikrofonlar kapsamındadır. Ancak, bunlara dışarıdan akım beslenmesi gerekmektedir. Ön amplifikatör pille çalışmaktadır. Bu nedenle elektretli mikrofonlar özellikle de harici kayıtlar için uygundur. Çoğu fişli mikrofon elektretli mikrofondur.
Mesafe
Mikrofon tipleri kural olarak derin frekansları, ses kaynağı mikrofona yakın geldiğinde çok güçlü şekilde vurgularlar. Sonuç boğuk bir sestir. Ses kaynağı ile mikrofon arasındaki asgari mesafenin de bu nedenle 50-60 cm olması gerekir. Bir adet „Low-Cut“ filtre ile teçhiz edilmiş bulunan mikrofonlar bu sorunu aşmaktadır. Ancak, bazı mikrofonlar özel olarak 10 ile 50 cm‘lik bir mesafeye göre yapılmışlardır ve daha büyük mesafelerde ses kalitesi olumsuz etkilenebilmektedir.